13.01.2009

Kişisel Gelişimin Dinamikleri – Astrolojik Plüton’un İrdelenmesi :

Kızgınlık, Agresiflik, Suçluluk Hissi, Manipulasyon, Kuşku ve Diğerleri
Günlük davranışlarımızın %75-80’inin bilinçaltımızın koşullanması ile gerçekleştiği söyleniyor. Özdeşleşdiğimiz düşüncelerimiz ve duygularımızla hayatı algılıyoruz fakat çoğumuz bu algılamanın geçmişimizden etkilendiğini bilmiyor. ‘Şimdi’ tecrübe ettiklerimizin geçmişimizle olan bağlantısını göremiyoruz.
Bilinçaltımızdan etkilenen bu davranış biçimleriyle ayrıca tuhaf şekilde kendimizi güvende hissediyoruz. Bilincimize getirmediğimiz takdirde sürekli esiri olacağımız bu davranışlar kişisel gelişimimize engel oluyor, ruhumuz büyüyüp olgunlaşamıyor, bir türlü istediğimiz bilince erişemiyoruz.
Geçmişimiz, tıpkı bugünümüz ve geleceğimiz gibi bir neden için vardır.
Geçmişimiz realitemizdir, dolayısıyla geçmişimizden bugüne ve geleceğe geçişin kolay olmamasına şaşırmamak lazım. Fakat ruhumuzun gelişimi ve özbenliğimize ulaşmamız doğal bir süreçtir ve doğal gelişimimiz sürmelidir. İstediğimiz kadar gözardı edelim veya anlamaya karşı direnelim eninde sonunda, çağlayan suları engelleyen bir set misali, beklenmedik bir olay, bir krizle bu direnç yıkılır.
İnsan ruhunun gelişimi eski ve negatif davranış biçimlerinden yeni ve pozitif davranış biçimlerine geçişiyle olur ve bu değisimin dinamiği astrolojide Plüton ile simgelenmiştir.
Psikolojik açıdan baktığımızda bu değişime direnmek, komplekslere, takıntılara, obsesyonlara, korkuya, kızgınlığa ve ileri saffalarda, özellikle bir şeyden zorla ayrılmak zorunda kalmışsak (örn-ilişki) , duygusal çöküşe neden olur. İnsanların hayatlarındaki olayları kontrol edemediklerinde kızgın veya potansiyel olarak saldırgan oldukları görülür. Kimilerimiz yaşadığı olayların başlarına tesadüf olarak gelmediğini hissedebiliyordur ama çok azımız ruhsal gelişimimiz için bu krizleri kendimize çektiğimizin farkındadır. Eğer bunları herkes anlasaydı bugün öc alan, kin güden, kızgın, küskün insan kalmazdı.
İnsanlar bilinçaltlarının en derin noktalarına çekildikçe kendi içlerinde cehenemi yaşar ve başkalarına da cehennem azabı çektirebilir. Bilinçaltının esiri olmuş veya ruhun gelişme potansiyeline direnen kişi neden bu krizi yaşadı, neden sevdiği kişi onu terketti anlayamaz. Başa gelen bu ani olayın ilk şokunu atlattıktan sonra kişide bir olgunlaşma, bir ruhsal gelişim atağı yaşanır. Kişi yeni farkındalığında yeniden doğar. Örneğin, ilişkilere yaklaşımı tamamen değişebilir. Bir çeşit cehenneme iniş ve ölümü tadıştan sonra cennet bulunur. Hepimiz bu cennet, cehenemi belli aralıklarla ve belli yoğunlukta yaşarız, hiç kimse ben bilinçaltım tarafından yönlendirilmiyorum diyemez. Plüton işte bu ölümün ve yeniden doğuşun simgesidir.
Plüton’un simgelediği diğer negatif psikoloji ise suçluluk duygusu, günah, ayıp hissidir. Bu duyguları hissetmek için bir standart “doğru”nun olması gerekir. Bu standarttan herhangi bir kayma bizde suçluluk hissi verir. Ancak bu standart “doğru” relatifdir ve birçok kaynağa dayandırılabilir. Bize bu standardı koyan din, aile, öğretmenler, arkadaşlar, toplum, sevgili kısaca izin verdiğimiz herkes ve herşey olabilir.
Suçluluk hissinin diğer bir kaynağı ise yine Plüton’un temsil ettiği manipulasyondur. İstediğimiz takdirde insanları ve olayları isteğimiz doğrultusunda manipule edebiliriz. Bir ilişkiyi ihtiyacımız kadar sürdürebilir ve yeni ihtiyacımız için bir başka ilişkiye gireriz. Bilinçaltımızda olan bu nedenin farkında varmasak ta içimizdeki suçluluk hissinin bir diğer kaynağı budur. Bu sayede kurulan ilişkiler aslında içimizdeki büyüme gelişme dürtüsü ile kurulur. Kendi kaynaklarımızla, diğerinin kaynaklarını birleştiririz, kişisel limitler ilişki sayesinde ortadan kalkar, ancak artan farkındalığımızla bu ilişkiyi kullandığımızın ya da arkasındaki motivasyonlarımızın da giderek farkına varırız .
Bu dinamik bir çok artçıl psikolojik etki yaratır. Plüton’un en önemli karakterinden biri de kuşkudur. Diğerlerini yeterince kullanan, manipule eden kişi şimdi ötekilerin motivasyonunu tahmin etmektedir. En negatif örneklerde, kuşkunun dünyadaki herşeye ve herkese güveni yıktığı görülür. Eğer bilinçaltında kuşku titreşimlerini yansıtıyorsak, aynı titreşimleri kendimize çekeriz, diğerleri de bize güvenmez ve yanlış anlaşılmaya ortam yaratırız. Bu dinamik sık rastladığımız “kimse beni anlamıyor” serzenişini getirir. Bütün bunlar başımıza kendimizi anlamamız için gelmektedir, diğer bir değişle onları biz kendimize çekmekteyiz, bu kişisel gelişimimizin doğal sürecidir.
Bir diğer Plüton sembolü ise kültürel tabulardır. Her kültürün tabuları vardır, bunlar kısaca inançlar, sosyal değerler, normlar, gelenek ve göreneklerdir. Doğum haritasında kuvvetli Plüton, 8. ev ve Akrep burcu etkisi altında olanlar ise bu tabulara karşı hassastır çünkü bu tabu kendi içlerinde yaşadıkları limitleri ifade etmektedir. Örneğin doğru şeyleri yaparak, iyi bir yaşam sürmek isteyen kişinin bilinçaltında bir tabuya karşı gelme isteği varsa bununla ortaya çıkan suçluluk hissi ve vicdan azabı gelişiminin başlangıcı olacaktır.
Astrolojide Plüton ile genelde özdeşleştirilen kızgınlık, agresyon, korku, takıntı, suçluluk, kıskançlık, savunmacılık, sahiplenicilik, obsesyon, manipulasyon, kuşku ve kin ruhun doğal gelişim sürecinine ait hislerdir. Plüton’un pozitif özellikleri olan yeniden doğuş, pozitif azim, motivasyon, savunmacı olmama, gerektiğinde değisime açık olma gibi özellikler de aynı sürecin bir sonucudur. Bu gelişim süreci sadece bir teori değil, insanların yüzyıllardır gözlemledikleri davranış biçimleridir.
Pelin Hattatoğlu
Kaynak:
Jeff Green, Pluto, The Evalutionary Journey of The Soul, Volume 1, Llewellyn Publications, 2003.